İSA AĞA ( HAFIZ) ÇEŞMESİ (H.1238- M.1811)
İSA AĞA ( HAFIZ) ÇEŞMESİ (H.1238- M.1811)
Üsküdar’da Karacahmet’te Miskinler Tekkesi Camii’nin önünde olduğu gerek “ İstanbul Çeşmeleri’nde” gerekse “ Üsküdar Tarihi’nde” kaydedilen bu çeşmenin haznesi dikdörtgen biçiminde yontulmuş taşlardan örülme dört duvar içindedir. Bugün mevcut olmayan ayna taşını mermerden düz bir çerçeve süslemektedir. Teknesi ve sedleri toprağa gömülmüştür. Yekpare mermerden büyük kıtadaki kitabe taşı yerinde durmaktadır.
Üsküdar tarihinde bu çeşmeden ( Miskinler Çeşmesi) adı ile bahsedilmekte Mahmud II tarafından yaptırıldığı kaydedildikten sonra şimdi mevcut olmadığı ilave edilmektedir. Halbuki Miskinler Tekkesi camii yıkılmış olmakla beraber çeşme yerindedir. Karacaahmet’i İbrahim Ağa’ya bağlayan ve son zamanlarda genişletilmiş bulunan caddenin (Dr.Eyüp Aksoy Cad.) biraz gerisinde mezarlığa bitişik olan bu çeşmeyi görmek mümkündür. Önüne yol yapı malzemesi olarak kullanılacak çakıllar yığılmıştır. “ İstanbul Çeşmelerinde” çeşmenin her satırda dörder msıra olmak üzere sekiz buçuk kıtalık bir kitabesi olduğu kaydedilmiş, fakat sadece tarih beytinn yazılması ile yetinilmiştir. “ Üsküdar tarihinde” ise bir kıtalık metin verilmiştir. Şari Vasıf’ın hazırladığı Mustafa Rakım’ın yazıya döktüğü kitabenin tamamı şöyledir:
“ Menba-ı cû-yi inayet mahsem-I âb-I kerem”
“ Hazret-I Sultan Mahmud Hân-I İskender-vekar”
“ âb-eû-yi şân-I devlet der bahr-I saltanat”
“ Kılzem-i zehhâr-I hiimmet d^ver-I gevher-nisâr”
“ Kilk-i lûtfu bend-I kâma lûle-I ayn-I atâ”
“ Cud-i tab’I kişver-I ihsâna bahr-I bî-kenar
“ Alem-i sîrâb feyz-I cûyibar-I hayr idüb”
“ Gülşen-I mülke su virdi ol şeh-I âli-tebâr”
“ Sû-be-sû ma’mur idüb dünyayı ol şah-I cihan”
“ Yapdı almede nice âsar-I hayr-I bî-şümar”
“ Daima böyle cihanda vaz’-I âsar eyleyüb”
“ Olduğiyçün mail-I hayrat oşâh-I kâm-kâr”
“ Meslek-I şâhanesine eyleyüb âlem sülûk”
“ Hayre meyl itdi cihânın meşrebi bîr-ihtiyâr”
“ Bak vekîl-I künz-I şâhî Hafız İsa nâm aga”
“ Kıldı bu hayrât-I dil-cûyi binâya ihtidâr”
“ Celb idüb vakf-I Selimiyyeden âb-I dil-kişen”
“ Eyledi bu çeşmeyi ibn-i sebîle yâdigâr”
“ Hiç söz olmaz tarhına bu çeşmesâr-ı himmetin”
“ Nakşızîbâ resmi dil-cû âb-I sâfı hoşgüvar”
“ Serbet-I kand ile hem taam olduğun gûş eyleyüb”
“ Teşnedir hâlâ bu şîrin cûye tiyâh-I Kandehâr”
“ Varsa bu da’vâmı inkar eyleyen gelsün beri”
“ İşte hammas şerbeti işte bu şîrin cûyibar”
“Bir midir bu âb-I şîrin ile hiç âb-I hayat”
“ Bunda hem safvet nümayan hem letâfet âşikar”
“ Hak bu kim bu hayr-ü asâr ile Şah-I âleme”
“ Eyledi celb-I duâ atşândan leyl-ü nehâr”
“ Tûl-I ömr ile muammer idüb ol Şahinşehi”
“ Mazhar-I tevfik ide zâtın cenâb-I kirdgâr”
“ Saye-I şâhide Hak ol sahib-ül hayratı da”
“ Eyleye dil hâhı üzre feyz-yâb-ü behredâr”
“ Oku vasıf su gibi târih-I cevher-mayesin”
“ Gel su iç kıl Hakka hamd işte muallâ çeşmesâr”
(1226)
“ Ketebehül-abdüd-dâi Mustafa Rakım gufire zünubihi”
Kitabenin dördüncü satırının üçüncü bölümünün sonundaki “ Hafız İsa nâm Ağa” kelimeleri eski yazıdaki benzerliği dolayısıyla İ.H. Tanışık veya müraccat ettiği mehazların yazarları tarafından “ Hafız Aynî Balim Ağ