;

SALİHA SULTAN ÇEŞME VE SEBİLİ (H.1145- M.1732)

Azarkapı’da Çeşme Meydanı’nda Sokullu Mehmed Paşa Camii’nin arkasındaki bu yapı beş köşeli bir plâna dayanmaktadır. Tersane Caddesi’ne bakan iki yüzüne birer çeşme yapılmış, iki cephenin birleştiği köşeye yarım daire şeklinde talkın olarak sebil oturtulmuştur. Diğer cepheleri haznenin mermer kaplı duvarları teşkil etmektedir. Yine mermer kaplı olan sebil ve çeşmelerin yüzlerine devrin Batı ve Doğu tezyinatından mülhem süsler ve yazılar kabartma olarak işlenmiştir. Bu süsler arasında vazo içinde çiçekler, tabaklar içinde meyveler vardır. Gerek çeşmelerde, gerekse sebilde işlenmemiş, boş bırakılmış bir yer yoktur. Klâsik tarzda yapılmış olan çeşmelerin ayna taşları da aynı şekilde işlenmiştir.

Sebil üç pencerelidir. Bu pencereler mermer sütunlarla birleştirilmiş ve herbiri çok güzel şebekelerle örtülmüştür. Binanın gerek sebili, gerekse çeşmeleri koruyan geniş ve işlemeli saçağı ve üzerinde irili ufaklı kubbeler bulunan kurşun kaplı basık bir çatısı vardır. Yapının merkezindeki kasnaklı büyük kubbe yine kasnaklı sekiz kubbe ile çevrilmiş, ayrıca sebilin üzerine aynı tarzda orta boy bir kubbe oturtulmuştur.

Yapı bundan 50-60 sene evvel bakımsızlıktan çok harap bir hale geldiğinden Vakıflar İdaresince tamiri düşünülmüş, hatta bu maksatla etrafı tahta perde ile çevrilmiş iken Vakıf Sularının ve Çeşmelerin Belediyeye devri sebebiyle tamir işi geri kalmış, iskeleler çalınmış, kubbeler çökmüş,bronz şebeklerle kapılar yok olmuş hatta taşlardan bir kısmı da kırılmıştı. Nihayet 1954 yılında Belediyece aslına en uygun şekilde tamir ettirilebildi. Fakat suyu yine de akmamaktadır.

Sebilin Batı yanında, sağdaki çeşmenin kitabesi

“ Menba’-ı âb-ı zülâl-i merhamet”

“ Lücce-i pür-cûş-ü ihsân-ü sehâ”

“ Devha-i pür-berk-ü bâr-i saltanat”

“ Şemş-i ismetmâder-i zıll-i Hüdâ”

“ Vâlide Sultan ki itmiş âleme”

“ Dest-i cûdün maksem-i âb-ı atâ”

“ Zikr-ü fikri bâkiyât-ı Sâlihât”

“ Kârı hayrat-ı hasândır dâimâ”

“ Fi sebîl-i’-llah nice âsâr idüb”

“ Eyledi kesb-i rızâ-yi Kibriyâ”

“ İşte ez-cümle bu dil-cû çeşme kim”

“ Teşne-lebdir Hızr-ü İskender ana”

“ Cârî hâfızlar gibi her lûlesi”

“ Sûre-i Kevser okur subh-ü mesâ”

“ Mâ-hasal bu âb- can-bahşâ ile”

“ Oldu şâdan rûh-i pâk-i Mustafa”

“ Ânı da cennetde sîr-âb eyleye”

“ Sâki-i Kevser Ali-yyi müretezâ”

“ Didiler âb-ı hayatın vasfını”

“ Gûş idüb söylersin amma Vehbiyâ”

“ Bâri bir mümtâz târih eyleyüb”

“ Vâlide Sultanın iç hayrine mâ”

    (1145)

Sebilin Doğu yanında, soldaki çeşmenin kitabesi:

“ Hazret-i Vâlide Sultan ya’ni”

“ Mâder-i hazret-i Sultan Mahmud”

“ Matla’-ı şems-i hilâfet ki anın”

“ Fer’idir sâye-i Hallâk-ı vedûd”

“ Amel-i Salihadır sa’yi müdâm”

“ Kârıdır kesb-i rızâ-yi Ma’bûd”

“ Havz-ı himmet kereminden memlû”

“ Feyz-i re’fet eserinden meşhûd”

“ İşte ez-cümle bu âsârına bak”

“ Lâzım ise eğer ityân-i şühûd”

“ Nice kez yandı yıkıldı Galata”

“ Gösterüb tab-ı utaş âteş-ü dûd”

“ Kimse sû serpmedi illâ keremi”

“ Komadı teşne-leb-i tab-âlûd”

“ Hacı A’mâ dinilen semte idüb”

“ Çeşme açmağla ilâc-ı bihbûd”

“ Oldubir hayre muvaffak ki olur”

“ Ecri cennetde