;

MAHMUD HAN (I) ÇEŞMESİ ( H.1145- M.1732)

Tophane Meydanı’ndaki bu muhteşem çeşme hakkında aşağıdaki bilgiler Prof. Naci Yüngül’ün İstanbul belediyesi Sular İdaresi Müdürlüğünce yayınlanan “ Tophane Çeşmeleri” isimli kitabından alınmıştır.

“ Galata’dan Dolmabahçe’ye giden caddenin Boğazkesen’den denize doğru inen yolu amuden kestiği noktada âbidevi bir çeşme yükselir. Bu, birinci Mahmud tarafından 1732’de kendi namına yaptırılmışw bulunan Tophane çeşmesidir ve millî âbidelerimizden bir çoğu gibi bânisinin ismi ile değil, kâin bulunduğu semtin adı ile yâdedilmektedir.

Çeşme, güneyden Kılıç Ali Paşa ve kuzeyden Nusretiye camileriyle, batıdan Tophane atölyeleri ve doğudan rıhtım ile çevrilmiş bulunan ve İstanbul’un en merkezi yerlerinden birni teşkil eden Tophane Meydanı ortasına inşa edilmiştir. Çeşmenin bulunduğu yerde evvelce bir çok dükkânların mevcut olduğu, bu dükkânların çeşmeye yer temini için yıktırdığı sahiplerine başka yerde yeni dükkanlar yaptırdığı bilinmektedir. Bu suretle teşekkül eden meydanda büyük bir çınar ağacı da yetiştirilmiş bulunduğu eski bir gravüden anlaşılmaktadır. Bu çınarın altında Galata’nın bir çok maruf şahsiyetleri tarafından sohbetler edildiği ve çınarın 24 Şubat 1823 tarihinde çıkan büyük bir yangında 48 camii ve bu arada Nusretiye Camii, ayrıca Arabacılar kışlası ve Tophane kışlalarından ikisi ile beraber yandığı malumdur.

Tophane meydanı ile çeşmesinden bir çok ecnebi seyyahlar uzun uzun bahsetmiştir. Ezcümle çeşmenin inşasından takriben bir asır sonra İstanbul’a gelmiş olan Fransız edibi Lamartine şu satırları yazmaktadır: “Beyoğlu sırtlarının eteğinde ve setlerinin üzerine bir çok top kundakları dizilmiş bulunan muhteşem bir topçu kışlası civarında karaya çıktık. Hint pagotlarına müşabih olup göz alıcı renklere bürünmüş oymalı mermerden cephesi ipekten bir zemin üzerinde ince bir tentene gibi duran büyük bir çeşme sularını meydana akıtıyordu. Bu meydan eşya denkleri, ticarî mallar, beygirler, sahipsiz köpekler ve gölgede yere çömelmiş tütün içen adamlar ile dolu idi.”

 

1-       Çeşmenin Mimarîsi: Tophane çeşmesi plân itibarıyle Üçüncü Ahmed devrinde 1728/29 senesinde Üsküdar’ın iskele meydanında yaptırılmış olan büyük çeşmeye benzer. Her iki çeşme de alt kısmının köşeleri pahlı ve üst kısmının köşeleri pahsız olan kare kesitli birer meydan çeşmesidir. Yalnız Tophane Çeşmesi’nin mimarîsi Üsküdar çeşmesinde köşe pahlarının yanlarına burma sütünçeler, bu sütünçelerin başlarına dilimli külâhlar ve pahlı kısımdan pahsız kısma geçişte çeşitli elemanlar konulmuş olmasına mukabil, Tophane Çeşmesi’nin köşe pahları üst kısımdan bir stalaktit sistemi ile nihayetlendirilmiş ve sütüncelere teçhiz edilmemiştir. Pahların bulunduğu kısımda birer su içme musluğu ile çıkıntı halinde küçük birer yalağın tıpkı Üsküdar çeşmesinde olduğu gibi, Tophane çeşmesinde de evvelce mevcut iken bu sebil musluklarının yalakları ile beraber sonradan kaldırılıp yerlerine zevksiz çiçek motifleri ile süslü bire mermer pano konulduğu anlaşılmaktadır. Bu keyfiet, Müri-üt-tevarih’te çeşmenin bidayetteki hali anlatılırken “ Tophane meydanında adîm-ül-misil, hoş-tarh sekiz musluklu çeşme” tabirinin kullanılmış olması ile teeyüt etmektedir. Çeşmenin kâmilen mermer kaplı olan dört cephesi mimarî detay bakımından birbirinin aynıdır. Ortada sivri mümas kemerli ve pirinç musluklu birer çeşme ve yalak, çeşmenin her iki yanında birer saksı içerisine dikilmiş, dalları yemişlerle yüklü limon, armut,şeftali, narve ceviz gibi meyva ağaçlarını temsil eden kabartmalı panolar, bu panoların dış taraflarında üst kısımları stalâktitlerle kapatılmış birer hücre (niche), hücrelerin dış taraflarında dal, yaprak ve çiçek motiflerinin mürekkep girift bir oyma manzumesini