BEREKETZADE ÇEŞMESİ (H.1145- M.1732)
BEREKETZADE ÇEŞMESİ (H.1145- M.1732)
Galata Kulesi’nin bulunduğu meydandaki bu çeşme, Galata Kulesinin ilk dizdarı Bereketzade Hacı Ali bin Hasan’ın “Bereketzade mescidi” diye anılan camiinin yanında iken 1957-1958 yıllarında bugünkü yerine nakledilmiştir. Bu sebeple çeşme “ Bereketzade Çeşmesi” diye anılmakta ise de bereketzade ile hiçbir alâkası yoktur. Fatih Sultan Mehmed’in Müezzinbaşısının aynı yerde bulunan çeşmesi Defterdar Mehmed Efendi tarafından yenilenmiştir.
Bu çeşme Lâle Devri üslûbunun bir şaheseridir. Cephesinde biri ortada büyük, diğerleri bunun iki yanında daha küçük birer çeşme vardır. Yapının yüksekliği 4.m. genişliği ise 3,65m’dir. Btün cephe boş yer kalmamacasına kitabeler ve taş oymacılığının nefis örnekleri olan kabartma motiflerle örtülüdür. Simetrik olarak tertip edilen fakat hiçbiri diğerinin eşi olmayan şekillerde lâle, gül ve kâseler içinde kabartma olarak mermere oyulmuş meyveler görülmektedir. Çeşmenin üst kısmında içi incir dolu iki tabak vardır. Bu incirler ortadan yarıktır. İncir tabaklarının iki yanında da ayaklı birer yemi tabağı içinde armutlar vardır. Yemiş tabaklarının arasındaki boşluklar çiçeklerle kapatılmıştır. Ayna taşında musluğun iki yanında birer sevi ağacı resmedilmiştir.
Çeşmenin üst kenarında iki sıralı bir korniş vardır. Bunlardan birincisi ince işlemeli alttaki ise stalâktitlidir.
Oymalı kemerin üstüne yerleştirilen kitabe taşında çeşmenin tarihi altı kıtalık bir manzume ile anlatılmıştır:
“ Ayn-i şefkat menba’-ı âb-ı zülâl-i merhamet”
“ Mehd-i şevket mâder-i Sultan mahmud-ül fial”
“ Derc-i ismet Valide Sultan ki oldu dâimâ”
“ Kârı fikr-i bâkiyat-ı salihata iştigal”
“ Sıdkla bir hayr-i câri itdi kim girmez ele”
“ Su yerine kılsalar mahzen dolusu bezl-i mâl”
“ Yâ’ni şehr-i müslime âbâd ile Tophanenin”
“ İhtiyac-i âbdan ittikde halkı arz-ı hal”
“ Gûş idüb tab’ında cû –yi merhamet cûş eyledi”
“ Hızr-ı tevfik-i ilâhi oldu rah-ı hayre dâl”
“ Eyledi nageh biniş bir gün kemerler semtine”
“ Nur-i ayn-i Hazret-i Hakan-ı İskender-misâl”
“ Gör şu te’yid-i hayy-i tevfik-i feyz-i mutlakı”
“ Suyu sâfi âba vâfi eylemekde eyler hayâl”
“ Âb-ı rûyin kûhsar itdi ayağına nisar”
“ Kıldı yaşın çeşme-i hayvan yolunda hâkimal”
“ İtdiler hem çeşmeler bünyâd idüb irva-yi dehr”
“ Kıldılar hem fazlasını taksim-i ashab-ı celâl”
“ İşte ez-cümle bu cû-yi kevser-âsâ çeşmeyi”
“ Defteri şıkkıevvel yapdı bâ-ihlâs-i bâl”
“ Ol Muhamed nam-ı mahmud-ül mesâir kim odur”
“ Hayrhah-ı saltanat âb-ı rû-yi ehl-i kemal”
“ Su gibi ezberleyüb Hâfız okur tarihini”
“ İç Muhammed aşkına ma’ çeşmeden âb-ı zülâl”
Bu kitabenin biraz altında biri sağda, diğeri solda iki küçük kitabe daha vardır. Sağdakinde.
“ Hâfızâ bir olub dü mısra’ider”
“ İki tarihi çeşme-i taksim”
(1145)
Soldakinde ise:
“ Ma’ bu tesnim-i cû-yi cennetden”
“ Akdı iç aynân-ı tecriyan-ı naim”
(1145)
yazılıdır.
Küçük çeşmelerin açılmış yelpaze şeklindeki tezyinatlarının üstünde, sağdakinde “ Besmele”, soldakinde de “ Aynen fiha..” âyeti vardır. Kemerin altında ise “ Maşallah” dan sonra üç buçuk kıtalık bir tamir kitabesi yer almaktadır:
“ Bânisi oldu mukad